SİYANÜR FELAKETİ AVUKAT NURİ YILDIRIM YAZISI OKUMADAN GEÇMEYİN
SİYANÜR FELAKETİ
Kelkit Havzası, Boğalı ve Sakarat yaylalarının, Akça, Kozlu, İverönü, Tokat ve Amasya’nın Erbaa ve Taşova ilçelerinin ve çevresindeki onlarca köyde siyanürle altın arama izni verilmek suretiyle çevresel felaketin önü açılmış adeta bölgenin ölüm fermanı hazırlanmıştır. Bu nedenle bölge halkı büyük bir endişe duymakta ve huzursuzluk yaşamaktadır. Şöyle ki;
Maden projesi kapsamında, bölgede sayısız ağaç kesilecek, başta Erbaa Ovası( Büyük Ova) olmak üzere verimli tarım arazileri büyük zarar görecek, ormanlar ve içme suyu kaynakları kirlenecek veya azalacak, kuraklık artacak, eko sistem bozulacak ve üretim ve hayvancılık sekteye uğrayacaktır. Kısacası olası bir siyanür kullanımı sağlık ve çevreyle ilgili çok ciddi risklere yol açacaktır. Ancak maden faaliyetinin yarattığı çevre felaketi bununla sınırlı kalmayacak, Maden işletmeye açıldığında siyanürle yapılacak ayrıştırma faaliyeti, bölgede çevre ve sağlıkla ilgili çok ciddi sonuçlar doğuracaktır.
Normlar hiyerarşisinde en üstte yer alan Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında çevre ve insan sağlığı ile ilgili açık ve bağlayıcı nitelikte temel hükümler mevcut iken siyanürlü maden arama sistemini bölgeye inşa etmek doğal hayata ve vatandaşın en temel hakkı olan yaşam hakkına tehdit oluşturmaktadır.
İşletme açıldığında altın çıkartıldıktan sonra ayrıştırma işlemine( 1gr.altının ayrıştırılması için yaklaşık dört ton civarında su kullanılmaktadır.) tabi tutulması gerekiyor. Bu işlem için hem siyanürün taşınması ve kullanılacak hale getirilmesi, hem de altının siyanür havuzlarında ayrıştırılması halk sağlığını ciddi biçimde tehdit edecektir. Siyanürün insan ve çevre sağlığı açısından zehirli bir madde olduğu herkes tarafından bilinen bir gerçektir. Kısa sürede kalp ve beyni etkileyerek koma ve ardından da ölüme yol açmaktadır. Solunum güçlüğü, kusma, kan tablosunda değişim, baş ağrısı, tiroid bezinde büyüme gibi durumlar söz konusu olabilmektedir.
Belki tonlarca cevher dinamitlerle patlatılıp işlenecek ve bir kısmı siyanür ile işlem görecektir. Siyanür işlemi sırasında sadece altın çözülmeyecek , ayrıca arsenik, antimon, kurşun, kadmiyum, krom gibi zehirli ağır metal de çözülecek ve bölgeye zarar verecektir.
Altın madenciliğinin yapıldığı alanlar, bir zamanlar ormanlar ve temiz su kaynaklarına ev sahipliği yaparken, bu faaliyetten sonra kratere dönüşmüş dağlar, üzerinde canlıların yaşayamadığı araziler, kirlenmiş akarsu ve göle dönüşecektir. Su kaynakları ise atık havuzlarından gerçekleşen sızıntılar, havuzların yıkılması, taşması ve benzeri kazalar ya da atıkların doğrudan nehirlere dökülmesi, asit maden drenajı gibi pek çok farklı süreçle birlikte kirlenecektir.
Bu kapsamda , bölgede arama izni verilen şirket aleyhine yer altı ve yer üstü suyuna verdiği zarar nedeniyle ek bir su arıtma tesisi kurma, bir halk sağlığı araştırması yapma ve diğer önlemleri alma yükümlülüğü getirilmesi gerekmektedir. Altının çıkartılmasının ardından ise bölgede derin ve geniş açık çukurlar ve atık kitleleri oluşmaktadır. Genellikle yer altı su düzeyinden daha derinde olan bu çukurların aktif bir pompalama olmadığı sürece suyla dolup toksik özellik kazanarak asidik göllere dönüştüğü bilinmektedir.
Doğada yaşayan hayvanlar özellikle de bir dinlenme noktası arayan göçmen kuşlar ve diğer canlılar için çekim alanı oluşturan toksik göller doğada var olan bir çok canlı türlerinin ölümüne veya neslinin tükenmesine sebep olacaktır. Yörede yapılacak altın madenciliği sonucu tarımsal faaliyet de zarar görecek, üretimde verim ve kalite kaybı yaşanacaktır. Üzüm, yaprak, tütün, ceviz, buğday ,pancar , sebze, meyve, şeftali, elma ve kiraz üretimi önemli ölçüde azalacaktır. Sonuç olarak Türkiye’nin tarımsal üretimine de darbe vuracaktır.
‘Kapitalizmin’ kâr güdüsüne karşı birlikte mücadele edilmeli ve kâr/ kazanma hırsı da azaltılmalıdır. Bu nedenle toplumsal tepkimizi verirken hep birlikte gitmesek de, gezmesek de o köy bizim köyümüzdür demek suretiyle daha etkili ve daha samimi toplumsal sonuçlara ulaşmaya gayret etmeliyiz. Ayrıca üretilen altının; şirketin harcaması, devlete ödeyeceği pay, projenin kamusal kar/ zarar bilançosu, proje alanındaki tarımsal ürün kaybı da göz önüne alındığında ülkenin kalkınmasına ve refah seviyesinin yükselmesine çok büyük katkı sağlamadığı, siyanürle altın işletmesi üzerinde yapılan çok sayıda bilimsel çalışmalar ile ortaya konulabildiği vurgulanmaktadır. Yani sorgulanması gereken şey “ Atılan taşın ürkütülen kurbağaya “değip değmediğidir.
Sonuç olarak ideolojik ve siyasi düşüncesi ne olursa olsun herkesin bölgenin doğal yapısının korunması ve doğal yaşamın tehlikeye girmesine engel olmak için hukukun temel ilkelerine bağlı kalmak suretiyle çaba göstermesi gerektiğine inanıyorum. 15.11.2020/ Av. Nuri YILDIRIM
Bir önceki yazımız olan ERBAA'DA ANLAMLI KİTAP OKUMA ETKİNLİĞİ başlıklı makalemizi de okumanızı öneririz.
SPONSOR REKLAMLAR
BENZER HABERLER
Tokat’ın Reşadiye ilçesine bağlı Çamlıkaya Köyü’nün Erdem Kırı Yaylası, yılın ilk karı ile beyaza büründü. Ekim ayının
Erbaa Belediye Başkanı Ertuğrul Karagöl, Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) Başkanı İbrahim Ethem Hacıosmanoğlu’nu Riva’daki makamında ziyaret
LÖSEV’den Anıtkabir’de Büyük Buluşma LÖSEV’den yapılan açıklamada 5 Ekim’de Anıtkabir’i ziyaret edecekleri belirtildi. Konuyla
Facebook Hesabınızla Bu Habere Yorum Yapabilirsiniz
Yorum Yap
EN SON HABERLER
KÖŞE YAZARLARI